her şeyi hızlı yapıyormuş gibi hissetmek

Kesinlikle hayır. Yukarıda söylediğim gibi: İnsanın sadece kötü bir çıkarı varsa, istemediği insanları hayatına dahil edebilir. Ta ki amaçlığı çıkarı elde edene kadar. Yani erkeğin amacı sadece farz edelim sadece “yatmaksa”, bunu bir kaç işaretle zaten gösteriyor. Ciddi bir şey istemediğini gördüğünde Zaten ne olabilir ki? Kopyalayıp yapıştırdığınız her şeyi ekrana bakıp okuyabilir veya çok fazla slaytınız varsa “Zaten bunu anlatmıştım” deyip hızlı hızlı geçebilirsiniz. Açık Büfe Tabağı Yapın. Kötü bir sunum açık büfede tabağına her şeyi dolduran insanların tabaklarına benzer. İnsanlarısizin gibi hissetmek söz konusu olduğunda, esprili olmak anlaşmayı imzalamaya yardımcı olur. Esprili olmayı ve çekiciliğinle nasıl kazanacağını öğren. Birisi hakkında en iyi sevilen kaliteden biri, ne kadar esprili olduğudur. Hızlı, akıllı geri dönüşler üretebilmek, konuşmayı eğlenceli hale getirir. 13. 7 Kasım 2021. #12. Kraxius dedi: Hocam agirmiyor sadece sol kolum koltuk altı tarafı nasıl anlatsam sol kolu vücuda bağlayan bölüm hafiften ağrıyor hiç ağrı yok fakat bir şey varmış gibi hissedip tırsıyorum arkadaşlar doktora git demişler bu psikolojik. Genişletmek için tıkla Doktor değilim ki ben sadece doktorun Aslında NLP’nin birçok tekniği bilişsel davranışsal terapiden gelmektedir. Çünkü NLP modelleme yapılarak oluşturulmuştur. Yaratıcıları Bandler ve Grinder ünlü hipnoterapist Ericson ,Virginia Satir ve Gestalt terapiyi modellemişlerdir. Ne Bandler ne Grinder ikisi de ne pskilogtur, ne öğretmen ,ne doktor. nama huruf ke 24 abjad yunani tts. Bipolar Hastalık - Belirtiler BİPOLAR BOZUKLUĞUN KLİNİK BELİRTİLERİ Bipolar hastalığın belirtileri üç ayrı dönem şeklinde ortaya çıkabilir Mani-hipomani, depresyon ve karma dönemler. A. MANİ DÖNEMİ 1. Duygudurum alanı Öfori ya da irritabilite. Hastada patolojik gerçek durumla ve normal davranışlarıyla uygunsuz bir şekilde kendini çok iyi hissetme, neşe, keyif, mutluluk, coşku hali öfori yaşantılanmaktadır. Hasta şarkılar söyleyerek, gülerek, espriler yaparak, yüksek sesle müzik dinleyerek dolaşmaya başlar. Çarpıcı renkli giyimler, aşırı makyaj ve baştan çıkarıcı tavırlar içinde olabilir. Bu duygusunu, 'Her şey bana büyük bir zevk veriyor. Kendimi hiç bu kadar iyi hissetmemiştim. Yeniden doğmuş gibiyim. Herşeyden büyük bir zevk alıyorum, içim içime sığmıyor’ vb şekillerde ifade edebilir. Ailesi bu durumu, Birden aşırı neşelendi, her şeye gülüyor, kahkahalar atıyor, sabaha kadar yüksek sesle müzik çalıyor, şarkı türkü söylüyor, dans edip oynuyor kimseyi umursamıyor’ vb şeklinde anlatabilir. Ancak bazen, bu neşe yerine, aşırı bir sinirlilik, hırçınlık, öfke irritabilite görülür. Bu durum, Çok çabuk sinirlenmeye, bağırıp çağırmaya, vurup kırmaya başladı, her şeye saygısızca davranıyor, küfürlü konuşmaya başladı’ şeklinde anlatılabilir. Manik dönemde genellikle öfori ya da irritabiliteden biri baskındır, ama duygudurum bunlar arasında dalgalanan bir çizgide de olabilir. Bunlara, çok kısa süreli hüzün ve ağlama gösterilerinin eklenmesi de maniye ters bir bulgu değildir ve karma dönem tanısını gerektirmez. Bilişsel alan Benlik değer yükselişi grandiyözite-megalomani, psişik hızlanma psişik eksitasyon ve psikotik belirtiler Benlik değer duygusu ve kendine güven abartmalı yükselmiştir grandiyözite / megalomani. Hasta bunu, Korkunç güçlüyüm, yapamayacağım hiç bir şey yok, verin bir değnek dünyayı yerinden oynatayım’ şeklinde yaşantılamaktadır. Aşırı bir rahatlık ve girişkenlik sergilenmektedir. Aile bunu, Hiç yapmazken babası yanında ayak ayak üstüne atmaya, sigara içmeye, saygısızca konuşmaya, kendini herkesten üstün görmeye başladı’ vb şekilde anlatabilir. Tüm zihinsel aktiviteler artmış ve hızlanmıştır psişik eksitasyon. Hasta, Sanki zihnimdeki bir pas gitti, beynim saat gibi çalışıyor, düşüncelerim hızlandı, bir çok şeyi aynı anda düşünebiliyorum’ şeklinde konuşabilir. Dikkat kolayca çelinebilir durumda olup, gereksiz bir çok şeye dikkatinin yöneldiği ama belli bir konuya odaklanamadığı distraktibilite farkedilir. Bellek de güçlenmiştir ve eski olaylar hatırlanıp, bunlardan dolayı başkalarını suçlamaya başlama sık görülür. Konuşma çok artmış lögore, hızlanmış, yüksek tonda ve bazen sözü kesilemez basınçlı konuşma şekildedir. Çağrışımın çok hızlanması nedeniyle, konudan konuya atlayarak dağılan bir konuşma düşünce uçuşması sergilenebilir. Aile bu durumu, Konuşması sürekli dağılıyor, daldan dala atlayarak ilişkisiz şeylerden söz ediyor’ şeklinde anlatabilir. Manik dönemlerin yarıdan fazlasında psikotik belirtiler de bulunur. Bu durumda, sanrı delüzyon ve varsanılar hallüsinasyon tabloya eklenir. Bunların teması tipik olarak megalomanik niteliktedir 'Erdim, peygamberim, Tanrı'yım, Atatürk'üm, padişah soyundan geliyorum, milyarderim, başbakanım, dünyanın kralıyım, herkesi ben yönetiyorum, Tanrı tarafından özel görevlerle seçilmiş bir kişiyim, dünyayı kurtaracağım, bana kurşun işlemez, bunları bana söyleyen sesler var, bunları ima eden mesajlar, işaretler alıyorum’ gibi. Bazen psikotik belirtiler, megalomanik temayla ilişkili görünmeyen, paranoid-şizofrenik özellikte de olabilir Beni izliyorlar, kötülük yapacaklar, düşmanlarım komplo kuruyor, cihazlarla dinliyorlar, zehirliyorlar’; ya da Bana emir veren, beni yöneten sesler var’ gibi. 3. Motor alan Hareketlerin artma ve hızlanması, riskli davranışlar. Hastanın enerji ve hareketleri çok artmış ve hızlanmıştır. Bu durum, Yerinde duramıyor, hiç durmadan gezmek istiyor, evden kaçıp gitmiş haftalar sonra haber geldi ki uzak bir şehirdeki bir akrabamızı ziyaret etmiş, yorulmak bilmeden gece gündüz anormal bir enerjiyle çalışmaya, yazıp çizmeye başladı’ vb şekilde anlatılabilir. Hastadaki aşırı büyüklük hissi grandiyözite nedeniyle, o an için zevk verici görünen davranışlar, sonuçları düşünülmeksizin sergilenebilir riskli davranışlar. Örneğin, aşırı ve gereksiz para harcama, eşyalarını herkese dağıtma, tanımadığı kişilerlerle özel hayatını konuşma, kendini ilgilendirmeyen şeylere müdahale etme, kavga etme, aşırı alkol alma, aşırı hızlı araba kullanma, rastgele ilişkilere girme, düşünmeden girdiği saçma iş yatırımlarıyla büyük paralar kaybetme vb gibi. belirtiler Uykuya gereksinim azalması, libido artışı. Uyku çok azalmış olmasına rağmen uykusuzluk hissedilmemektedir. Cinsel istek ve performans artmıştır. Uygunsuz ortamlarda cinsellikle ilgili konuşma, espri ve davranışlar sergilenebilir. TANI Manik dönemde yukarda anlatılan belirtilerden hepsi ya da bazıları çeşitli şiddetlerde sergilenebilir. Tablo bazen psikotik ve çok ağır şiddette ortaya çıkarken, bazen oldukça hafif hipomanik nitelikte olabilir. Hipomani, manidekinden farklı olarak, işlevselliğin büyük ölçüde bozulmadığı bir durumu anlatır. Ancak, hipomanin sınırının nerde bittiği ve hafif maninin nerde başladığı sorusu tam yanıtlanabilmiş değildir. Ayrıca, hipomani hafif bir durum gibi görünse de, riskli davranışlara ve dolayısıyla ciddi sorunlara yol açma kapasitesi yüksek bir durumdur. Amerikan Tanı ve Sınıflandırma Sistemi DSM’nin son versiyonu DSM-IV manik dönem tanısı için aşağıdaki belirtileri önermektedir. MANİK DÖNEM BELİRTİLERİ az 1 hafta süreyle ya da hastaneye yatış gerekiyorsa süreye bakılmaksızın anormal ve sürekli bir şekilde öforik, irritabl ya da taşkın her türlü aktiviteye girmeye yatkın bir duygudurum döneminin varlığı. dönem sırasında aşağıdaki belirtilerden en az 3’ü̈nün duygudurum yalnızca irritabl ise 4’ünün belirgin bir derecede ve sürekli varlığı yükselmiş benlik değer duygusu ya da grandiyözite gereksiniminde azalma zamankinden daha konuşkan olma ya da baskılı konuşma ucuşması ya da öznel olarak düşüncelerinin cok hızlandığını hissetme yönelik aktivite artışı sosyal, iş, okul ya da cinsel aktivitede ya da psikomotor taşkınlık zararlar yaratabilecek zevk verici etkinliklere kolayca girme düşünülmeksizin girilen cinsel ilişkiler, iş yatırımları ve aşırı harcama Ayrıca, belirtilerin sosyal, iş, kendine bakım vb işlev alanlarında önemli bozulmaya neden olması gerekir. B. MAJOR DEPRESİF DÖNEM BELİRTİLERİ Aşağıda anlatılacak olan depresif belirtilerden bazıları, hafif şekilde ve yaşam olaylarına tepkisel olarak herkeste, kısa süreli olarak, zaman zaman yaşantılanabilir. Bu depresyon hastalığı var anlamına gelmez. Hastalık anlamı taşıması için, major’ denen bir nitelik ve şiddette ortaya çıkması ya da bu minor depresif belirtilerin sürekli bir hal almış olması gerekir. 1. Duygudurum alanı Çökmüş deprese duygudurum, ilgi ve zevk yitimi. Hasta kederli, hüzünlü, hiç bir şeyden zevk alamaz, mutsuz, ağlama eğilimli ya da tümüyle donukluk, hissizlik ve boşluk duygusundadır depresif duygudurum. Ya da tüm istek, ilgi ve dürtülerini kaybetmiş bir durumdadır ilgi ve zevk yitimi. Duygularını 'Hiç bir şeyden zevk alamıyorum, hiçbir istek, ilgi ve dürtüm kalmadı, yaşam anlamsız, boş. Sürekli bir keder, ruhsal acı, sıkıntı içindeyim. En basit şeyler bile dağ gibi büyüyor gözümde, zor geliyor. Yaşamak bir yük ve işkence gibi geliyor. Odun gibi oldum, hislerim öldü. Sürekli bir korku ve çaresizlik içindeyim’..vb şekilde anlatabilir. alan Benlik değer çöküşü, kendini-dış dünyayı ve geleceği olumsuzlama, psişik yavaşlama psişik retardasyon ve psikotik belirtiler Hastanın kendine güveni kaybolmuş, kendini değersiz, başarısız, yetersiz, çirkinleşmiş, aşağılık, hatalı, suçlu hissetmektedir. Geçmiş davranışlarını abartılı ve yersiz suçluluk duygularıyla anımsar benlik değer çöküşü-kendini olumsuzlama. Dış dünyaya bakışı da her şeyin olumsuz olduğu, daha kötüye gittiği şeklindedir dış dünyayı olumsuzlama; bu olumsuzlukları da kendi suç, hata ve günahkarlığıyla bağlantılama eğilimlidir. Geleceği de karamsar görmekte, hiç bir şeyin düzelmeyeceğini, herşeyin daha kötüye gideceğini, hiç bir umut ve çare kalmadığını düşünmektedir geleceği olumsuzlama. Bu nedenlerle de, yaşamayı hak etmediği, ölmesi gerektiğini düşünüp, özkıyım intihar plan ve girişimlerine yönelebilir. Ayrıca, hastanın konuşması çok azalmış ve yavaşlamıştır, suskun, durgun, zihin karışıklığı içersinde, şaşkın, anlama kavrama güçlüğünde, karar veremeyen, unutkan, konsantre olamayan, düşünemeyen, beyninin çalışmadığını düşünen bir durumdadır psişik retardasyon. Bu düşünce ve duygular, 'Çok değersiz, işe yaramaz, beceriksiz, aşağılık, tiksinilecek bir yaratığım; bütün yaşamım bir hatalar, beceriksizlikler zinciri, şimdiye kadar hiç bir şey başaramadım; gelecek yok, en ufak bir umut yok, her şey bitti benim için; yaşamayı hak etmiyorum, ölmem gerek; çirkinleştim, vücudum yüzüm bozuldu; suçluyum, başkalarını da üzüp yük oluyorum, onlara da kötülük yapıyorum; her şeyi unutuyorum, dikkat edemiyorum, konsantre olamıyorum, anlayamıyorum, kavrayamıyorum, beynim durdu, bunadım, kafamın içi saman dolu gibi çalışmıyor' vb şekillerde ifade edilebilir. Bu tabloya psikotik belirtiler de eklenirse, bu gerçek dışı algı ve inançların, tipik olarak depresif temalarda’ olması beklenir değersizlik, suçluluk, günahkarlık, cezalandırılma ve felaket beklentisi, yoksulluk, yadsıma. Bunlar Suçluyum, günahkarım, bu hastalık da Allah’ın bana verdiği bir ceza, cehennemliğim, savaş çıkacak, kıyamet kopacak, sevdiklerim ölecek, mahvolduk, iflas ettik, evimiz yandı yıkıldı, aç kalıp sokaklara düşeceğiz, öldüm, ben yokum, iç organlarım çürüdü’ vb şekillerde anlatılabilir. Bu inançlara uygun gaipten sesler ve görüntüler gibi hallüsinasyonlar bulunabilir. Bazen ise, psikotik belirtiler paranoid, şizofrenik özellikte ortaya çıkar Bana kötülük etmek isteyen, komplo kuran, işkence yapan, zehirleyen, takip eden düşmanlarım var; bana emir veren, beni yöneten, davranışlarımı yorumlayan sesler var' gibi. Motor alan Konuşma ve hareketlerin azalması ve yavaşlaması motor retardasyon ve huzursuzluk ajitasyon Hareketler çok azalmış ve yavaşlamış, baş öne eğik, ses çok hafif, konuşma ürkek ve kararsızdır. Konuşmayı başlatamıyor ya da hemen hiç konuşmuyor, sorulara ancak ısrar edilirse sıkıntı ve tereddütle ve bir kaç sözcükle yanıt verme eğiliminde, konuşma monoton, ifadesiz, yanıt ancak uzun bir suskunluk ardından gelebiliyor durumdadır. Lokmaları uzun süre ağzında tutarak, yavaş çiğneyerek yutabiliyor, gözlerini seyrek kırpan, donuk-boş bakan, cümleleri yarım bırakan ve kendine bakımı bozuk görünümdedir motor retardasyon. Ayrıca, huzursuz, çok sıkıntılı, eliyle saçını ya da vücudunu sürekli oğuşturuyor, saçlarını yoluyor, elbiselerini çekiştiriyor, yerinde duramayıp kıpırdanıyor, geziniyor, inliyor, ofluyor, ağlıyor, çığlık atıyor bir durumda da olabilir motor ajitasyon. Çevresi bu durumu, 'Durgunlaştı ve suskunlaştı, yatağından ve odasından çıkmak istemiyor, kimseyle görüşmüyor, sessiz, zorla konuşuyor, kendine ve evine bakımı bozuldu, işe gitmiyor, evden çıkmıyor, sıkıntılı, huzursuz, inliyor, ölmek istediğini söylüyor, yerinde duramıyor, ağlıyor' vb şekilde anlatabilir. belirtiler Uykusuzluk, iştahsızlık, cinsel isteksizlik, bitkinlik. Hasta uykusuzluktan yakınmakta, uykuya dalamadığını, uykusunun kesikli olduğunu, çok erken uyanıp bir daha uyuyamadığını, ya da sabaha kadar hiç gözünü kırpmadığını söyleyebilir. İştahsızdır, yediklerinden tad almıyor, pek az yiyebiliyor ya da zorla yedirilebiliyor olup, ciddi kilo kaybı içindedir. Cinsel istekleri azalmış ya da kaybolmuştur. Şiddetli bir bitkinlik ve enerjisizlikten uyku ve iştahın azalma yerine arttığı, kişinin günü uyuyarak ve sürekli yiyerek geçirmeye başladığı bir depresyon tipi de vardır atipik depresyon. TANI Major depresif bir dönemde, yukarda anlatılan belirtilerden hepsi ya da bazıları çeşitli şiddetlerde sergilenebilir. Tablo bazen psikotik ve çok ağır şiddette ortaya çıkarken, bazen oldukça hafif ama gene de major depresyon ölçütlerine uyan, yaşamı önemli derecede bozan bir nitelikte olabilir. Amerikan Tanı ve Sınıflandırma Sistemi DSM’nin son versiyonu DSM-IV major depresif dönem tanısı için aşağıdaki belirtileri önermektedir. Major depresif dönemler hem bipolar bozuklukta hem de major depresif bozuklukta görülür. Depresif hastalıkların depresyonları ile bipolar hastalığın depresyonları arasında bir farklılık olup olmadığı sürekli bir tartışma konusu olmuştur. Başlangıçta böyle bir farklılığın olmadığı düşünülmüştü. Bugünkü bakışla da, bir çok hastada bu iki tip depresyon arasında pek fark olmadığı görülmektedir. Ancak, son dönemlerde, bazı hastalarda gözlemlenen bazı farklılıklar, bu iki tip depresyonu ayırt etmek açısından ipuçları sunmaktadır. Bu konu önemlidir, çünkü bipolar hastalık da bir depresif dönemle başlamış olabilir aslında sıkılıkla da böyle olur ve hastaya yanlışlıkla major depresif hastalık tanısı konarak buna göre bir koruma uygulanır. Daha sonra belki bir kaç depresyon dönemi ardından, bir manik, hipomanik ya da karma dönem ortaya çıkarak, tanının aslında bipolar bozukluk olduğu anlaşılır. Oysa bu iki hastalığın koruyucu tedavileri temelde farklıdır. Bu nedenle, bipolar hastalık olasılığından erken dönemde kuşkulanarak hastayı izlemek, olası bazı riskleri azaltmak anlamına gelecektir. Bu iki hastalığın depresyonları arasında saptanan farklılıklar şöyle sıralanabilir depresyonda atipik depresyon özellikleri özellikle uykunun azalma yerine artması, aşırı uyumaya başlama daha sık görülür. depresyonda psikotik özelliklerin eşlik etmesi daha sıktır. depresyonda maniyi çağrıştıran bazı özelliklerin hareket artışı, düşünce hızlanması, hırçın-huzursuz olma gibi görülmesi daha sıktır. depresyonda birinci derece akrabalarda anne-baba-kardeşler bipolar bozukluk bulunma oranı çok daha fazladır. depresyon çok daha erken yaşlarda başlayabilir. depresyonlar daha kısa sürme ve daha sık yineleme eğilimlidir. “normal” kişilik yapısının çok aktif, enerjik çizgide olması hipertimi bipolar depresyonda daha fazla görülür. hastada depresyon lohusalık döneminde ortaya çıkmışsa, bipolar depresyon olma olasılığı fazladır. MAJOR DEPRESİF DÖNEM TANISI Tanı ölçütleri için bkz. “Depresif Bozuklukların Klinik Belirtileri” bölümü. DÖNEM Manik ve depresif belirtilerin karışık şekilde birlikte bulunduğu dönemlere karma dönem adı verilir. Bu belirtiler ayni anda sergileniyor olabilir. Örneğin, çok konuşma, düşünce uçuşması ve aşırı hırçın-öfkeli olma yanında suçluluk ve özkıyım intihar düşünceleri bulunabilir. Ya da, manik ve depresif tablolar kısa süreyle ardarda dalgalanıyor olabilir. Karma dönem tanı ölçütleri konusunda henüz tam bir fikir birliğine varılamamış görünmektedir. Bu dönemler, psikotik olma ve tedaviye daha geç yanıt verme eğilimli olup, özkıyım riski de yüksektir. Haberler > 12 Madde ile Yaşınız İlerledikçe Zaman Daha Hızlı Geçiyormuş Gibi Hissetmek ve Nedenleri - 0700 Siz de yaşınız ilerledikçe yılların sular seller gibi akıp geçtiğini hissedenlerden misiniz? Bunun bir sebebi var. Kaynak 1 2 3 4 1. Yapılacaklar listeniz o kadar çok birikiyor ki aklınızı sürekli meşgul ediyor ve ister istemez zaman yetmezliğinden ertelemek zorunda kalıyorsunuz. Bu ay bütün sorumluluklarınızı bitireceğinizi düşünürken diğer ay gelip çatıyor, zaman yine uçup gitmiş gibi hissediyorsunuz. 2. Geçtiğiniz pazar gününün, hatta ondan önceki pazarın da ne çabuk geçtiğini düşünüyorsunuz. Gelecek pazar gününün de hızla geleceğini biliyorsunuz. 3. Çocukken akrabaların ne kadar büyüdüğünüzü söylemelerini garipserken şimdi siz aynısını çocuklar için söylüyorsunuz. Akrabanızın bebeği sanki birkaç ay içinde bambaşka bir çocuk oluvermiştir, oysa aradan sandığınızdan daha fazla vakit geçmiştir. 4. İçinde bulunduğunuz yaşa henüz tam anlamıyla alışamamışken kendinizi yeni yaşınıza girerken buluyorsunuz. 'Demek 25 oldum.' derken bir bakmışsınız ki 26. yaşınızı doldurmak üzeresinizdir. 5. Bir yıl önce ölen ünlü birinin ölüm yıldönümü geldiğinde "O kadar olmuş mu yaa!" diye tepkiler veriyorsunuz. Birkaç ay olmuş gibi geliyordur ancak aradan koca bir sene geçmiştir. 6. Peki, bütün bunların nedenleri nelerdir? Zaman geçsin, gün bitsin ama hayat bitmesin diye düşünüyorsunuz. Çünkü bir şeyleri unutmak ya da bir şeylere ulaşmak amacındasınız. Böyle bir hayata devam ettiğiniz sürece yıllar sonra zamanın nasıl geçtiğini anlayamayacak olmanız çok doğal. 7. Çocukluk yıllarının dolu dolu hatırlanmasının nedeni, o yıllarda her yaşadığınız olayın bir ilk deneyim olmasındandır. Beyniniz ilk kez karşılaştığı olayları daha akılda kalacak şekilde kaydeder. Yetişkinlik döneminizde deneyimleriniz azaldıkça benzer olayları hatırlanmaya değer bulmuyorsunuz. Şöyle geriye dönüp baktığınızda çocukluk yıllarındaki anılar ağır basıyor, yetişkinlik dönemindekiler detaylı ve baskın bir şekilde hatırlanmadığı için zaman hızla geçiyormuş gibi hissediyorsunuz. 8. Bunun çözümü ise rutinliği elden geldiğince azaltmak ve sürekli yeni deneyimler yaşamak olacaktır. Bu rutinliğe sebep olan şey aslında toplumsal sistemdir. Aklınız fazlasıyla doludur; bir yandan işiniz ya da okulunuz, aile hayatınız, gündemdeki olaylar, hobileriniz derken her şey bir döngüye girer ve sıra dışı şeyler yapmaya fırsat bulamaz olursunuz. 9. Yetişkinlik döneminde aslında zamanın bir an önce geçmesini de istersiniz. Finaller bitse de rahatlasam, şu okuldan mezun olsam da kurtulsam, askerlik bitse de artık bir işe başlasam, bir an önce terfi etsem derken tam da istediğiniz gibi zaman hızla geçiyordur. Bir yandan zamanın geçmesini isterken bir yandan da yılların geçmemesini istersiniz. İşte önemli olan da bu noktada. Amaçlarınız için zamanın geçmesini istiyorsunuz ancak ölüme yaklaşmamak için de zaman geçmesin istiyorsunuz. 10. Rutin yaşayan insan ile dolu dolu yaşayan insan arasındaki zaman farkı nedir? Rutin yaşayan insan gün içinde çok fazla sıkılır ve günün bitmediğinden şikayet eder. Dolu dolu yaşayan kişi ise o günkü yaşadıklarından keyif aldığı için gün onun için çok hızlı geçer. Fakat bu iki tip insanın son bir yılını ele aldığımızda işler tersine dönüyor ve durumun net sebebi ortaya çıkıyor. Rutin yaşayan kişi son bir yılına baktığında kayda değer bir şey yapmadığı için zaman çok hızlı geçmiş gibi gelirken, dolu dolu yaşayan kişi için o yıl daha uzun sürmüş gibi gelir. 11. Bu 'algılama' sadece zaman için değil, fiziksel büyüklükler için de yaş ile beraber değişmektedir. Mesela; küçükken ilkokulunuzun bahçesi çok büyük gelirken, uzun yıllar sonra orayı gördüğünüzde sanki daha küçük gibi sebebi gayet nettir; şimdiki fiziksel büyüklüğünüzle oransal değişme o bahçeyi daha büyükmüş gibi algılamanıza neden olur. Çocukken zamanın daha yavaş, şimdi daha hızlı geçtiğini düşünme nedenlerinizden biri de budur. 7 yaşındayken yaşanan 1 yıl, hayatınızın 7'de 1'idir; 25 yaşındayken ise 25'te 1'idir. '1 yıl'ı algılama şeklimiz bu yüzden de değişiklik gösterir. 12. Bu hissi yaşamak istemiyorsanız yapmanız gereken daha minimalist yaşamaya çalışmak olacaktır. Gereksiz fazlalıkları atıp yerine değerli şeyleri koyduğunuzda ânı yaşamanın güzelliğini fark hafta sonu tatilinizin yavaş geçmesini istiyorsanız gününüzü evde televizyon karşısında geçirmeyin. Yeni şeyler deneyin. Pazar gecesi dönüp baktığınızda o iki günün eskisine göre uzun geldiğini haberler, espriler, olaylar, insanlar fast food gibi hızla tüketiliyor. Böyle olunca da haliyle biraz hazımsızlık sözle noktalamak gerekirse; 'Hayatının bir dakikasını boşa harcamaya cüret edebilen biri, hayatın değerini anlamamıştır.' / Charles Robert Darwin Haberler > Bir Şeyi Daha Önceden Yaşamış Gibi Hissetiniz mi? Sizin İçin 8 Maddede Deja Vu Nedir Anlatıyoruz - 1030 Dejavu bir şeyi daha önceden yaşamış gibi hissetmenize verilen tanımdır. Bugün sizler için detaylı olarak 8 maddede dejavu ne demek, dejavu neden olur ve sürekli dejavu yaşamak hakkında bilmeniz gerekenleri aktaracağız. Yapılan araştırmalara göre, insanların üçte ikisi hayatları boyunca en az bir kez bir şeyi daha önceden yaşamış ya da görmüş olduğu duygusuna kapılıyor. Sanırım siz de onlardan birisiniz, değil mi? Bir olayı daha önce yaşamış gibi hissetmek oldukça garip bir ama neden? 1. Deja vu nedir? Deja vu, yaşanılan bir olayı daha önceden yaşamışlık veya görülen bir yeri daha önceden görmüş olma duygusudur. Kısacası bir ânı daha önceden yaşamışlık hâlidir. Yaşanılan bir olayı daha önceden yaşamış veya görülen bir yeri daha önceden görmüş olma duygusu pek çok kişide zaman zaman yaşanmaktadır. Bu anı daha önce yaşamıştım… Buraya daha önce gelmiştim… Bu olayı rüyamda birebir görmüştüm… Bu cümleler sayısız insanın kullandığı sıra dışı bir olayı anlatır. Deja vu, bize bir şeyleri tekrar tekrar yaşatır sanki.. 2. Bu hisse kimler daha çok kapılıyor? Bazı epilepsi hastalarının kriz geçirmeden önce Deja vu hissi yaşamış olmaları diğer ilginç tespittir. Hatta bazı doktorlar sık Deja vu hissi yaşayanların sağlıksız olduğunu ve tıbba başvurmaları gerektiğini söyler. Lakin beyin dalgaları ile ilgili bilgilere baktığımızda ilginç bir gerçekle karşılaşırız. Durugörü, medyumluk, şifacılık gibi uygulamalar sırasında beyinden dağılan dalga boyları ile epilepsi krizi sırasında dağılan beyin dalgaları aynı frekanslardadır. Yoga ve pek çok inisiyasyon uygulamasında deneysel olarak çalışan para psikologlar, Alfa dalga durumunun telepati, duru görü ve kehanetlerle alakası olduğunu bilmektedirler. Bu dalgaların düzene konulması için önerilen çalışmaların başında ise nefes egzersizleri geliyor. Çünkü nefes egzersizleri ile beyin dalgaları değiştirilebilir ve yönetilebilir. 3. Bilim bu konuda ne diyor? Aslında bilimsel anlamda açıklaması oldukça basit gibi. Beynin sağ lobu ile sol lobunun milisaniyeden daha küçük bir zaman farkı ile çalışması, bir taraf diğer taraftan önce algıladığı için, geç algılayan taraf bu olayı daha önce yaşamış gibi olur. Sinir aksonlarındaki minik bir sapmadan kaynaklanır. Bu konuda yapılan bir deneye katılan katılımcıların hayali olduğu belirlenen olayları düşündükleri sırada, beynin üst bölgesinde bulunan ve ayrıntısız biçimde olayların yalnızca ana fikrini belleğe alan bölgenin daha etkin olduğu gözlendi. Öncelikle bu bölümdeki anılarını düşünen kişilerin yalnızca kimi olayların genel hatlarını hatırlayabildikleri ve yanılabilecekleri ortaya çıktı. 4. Deja vu’nun hastalıklarla olan ilişkileri nelerdir? Ayrıca bilim, Deja vu deneyiminin bilinen hastalıklarla ilişkisini de incelemiştir. Şizofreni, kişilik bozuklukları, anksiyete gibi nörolojik bozukluklarla ilişkili olabileceği düşünülen bu deneyim, bu bahsedilen hastalıklarla bir bağlantı göstermemiştir. En büyük yakınlık temporal lob epilepsisi ile olmuştur. Araştırmalar göstermiştir ki, temporal lob krizleri gelmeden hemen önce Deja vu yaşanabilmektedir. Bu yakınlık, nörolojik düzeyde anomoli yaratacak elektrik akımlarının Deja vu’ya neden olduğu sonucunu güçlendirmektedir. 5. Bir anlığına bilimi göz ardı etsek? Son yıllarda artık iyice dillendirilmeye başlanan Sicim Teorisi’ni düşünelim. Bu teoriye göre bizlerin farkında olmadığı ya da algılayamadığı paralel evrenler var ve bu evrenlerde bizimle eşlenik halde olan başka benliklerimiz var. Bu teoriye göre biz, bir başka evrenin yansıma evreninde olabiliriz. Yine bu teoriye göre; zaman ve bilgi aynı anda bizim olduğumuz noktada zaten mevcut. Tıpkı gözümüzün ve kulağımızın görüp duyamadığı ses ve ışık dalgaları gibi… Yani üç boyutlu algılama kapasitemiz yanı başımızda duran bilgiyi ya da titreşimi alamıyor. Deja vu da bu evrenlerin yansımasının bir nevi tekrarı denilebilir. Tabii bunlar şimdilik sadece birer teori... 6. ’Hayatımız boyu kaç önemli seçim yaparız, bir düşünsek…’’ Zaman aslında bir çark gibidir, bizim zihnimizdeki boyut kapasitesiyle ancak buna benzetebiliriz. Bu çark aynı anda, sonsuz sayıda koridor içererek döner. Bu koridorların her biri bizim seçimlerimizin koridorlarıdır. En kuvvetli koridorlar önemli seçimlerimizi yaparak oluşturduğumuz koridorlardır. Evlilik, meslek, eğitim seçimleri gibi seçimlerimiz sırasındaki seçmediğimizi düşündüğümüz alternatif şıklar diğer en kuvvetli paralel evrenimizi oluşturur. Hayatımızdaki bu seçimleri yaparken hissederiz bu seçimlerin önemli birer köşe başı olduğunu… Hani böyle önemli her seçim sonrası aklımızın bir köşesinde kalır diğer seçenek ile ilgili duygularımız. Geçmiş hikâyelerimizin duygu kayıtlarını temizlemek bu nedenle bizi güçlendirir. Hayatımız boyu kaç önemli seçim yaparız, bir düşünsek.. Şu cümle çok şey anlatıyor “Kuantum evreninde ne zaman bir seçim yapılsa bir evren daha doğar.” 7. Matrix filmindeki Deja Vu. Matrix filminde ilginç bir sahne vardı, hatırlayalım. Trinity ve Neo kaçıyorlardı. Merdivenlerden çıkarken Neo bir kedinin geçişini gördü. Neo, bu kedinin geçişini ikinciye gördüğünün farkına varıp, Trinity'e Deja Vu olduğunu söyler ve Trinitiy de “Bir şeyleri değiştirdiler acele edelim” diye karşılık verir. İşte o değişim dediği şey bir geçiştir… Geçiş sırasında üst üste bindirilemeyen bir yaşam karesi iki kez görülür. Dejavu’ların bir kısmı böyledir. Filmde değişimi yapan Matrix’tir. Matrix denilen ana kaynak program; Özben’e denk bir yapıdır. 8. 23 yaşındaki bir İngiliz’in başına gelenler ise.. 23 yaşındaki bir İngiliz'in başına gelenler oldukça ilgi çekici.. Sürekli olarak Deja vu yaşayan, 'Her şeyi daha önceden gördüğü için' televizyon seyretmekten, radyo dinlemekten ve gazete okumaktan bile kaçınacak hale gelen İngiliz gencin durumunu inceleyen bilim insanları, ilk kez Deja vu'nun nedenleri arasında anksiyetenin de olabileceğini söylediler. 'Bu vaka çok çarpıcıydı, çünkü adam genç ve Deja vu dışında olanların farkında. Ama aklının sürekli olarak kendisine oyun oynadığı duygusu yüzünden travma yaşıyor' diyen Dr Moulin, hastanın artık Deja vu'nun de Deja vu'sünü görmeye başladığını anlattı. Sekiz yıldır bir zaman girdabına takılan genç adam, ne kadar gerginlik yaşadıysa, durum da o kadar kötü hale gelmiş. Peki siz hiç Deja Vu yaşadınız mı? bununla ilgili herhangi bir belirti olmamasiistenilen, dogru dusunulen cinsiyeti bulamama bu isin sorumlulularinin fazla olmasi, hayati ipotek altina alma gibi nedenler sanirsam kiside bu hissi his bende de var ki bencilce olacak ama bunu yalniz benim dusundugumu saniyordum. ömrüm boyunca düşünmek istediğim şey. şu zamanlardaki hislerime tercüman olan durum. arkadaşlarımın bir kısmı evlenip çocuk sahibi olurken, diğer kısmı pokemon yakalamakla meşgul. bu yıl itibarıyla içine girdiğimi düşündüğüm dönem. artık bu hislerin içinden ne zaman çıkarım namalum. düğün sezonu olmasından kaynaklı olabilir. kışın geçmesi muhtemeldir. hissetmekten ziyade hiç evlenmeyi düşünmeyecekmiş gibi düşünmek diye bir durum söz konusu. şahsımdır. yani evlenmek istememek değilde, buna ikna edebilecek biri ile karşılaşamama durumu yaşamaktır. kendim tam olmadan başkasını hayatına katamamaktır. yeterli birikime sahip olamamaktır. mutlu olmak için tabi ki evlencen diye bir kaide yok ama insan sanırım çok sonraları yaşlandığında keşke diye bir pişmanlık yaşamamak için bir denemeli diye düşünüyorum. evlenmeden önce bir kız eli tutmak, bir kızın tenine değmek gerekir. bakalım ilk önce onu yapabilecek miyiz.. aha da ben. sanki hayatım boyunca tek yaşayıp öyle de ölecekmiş gibi hissediyorum. sanki kimse beni evlenecek kadar sevmeyecek sevse de sonuna kadar dayanamayacak gibi geliyor veya tam tersi. çok garip bir his ama uzun süredir içimde bir yerlerde var. neyse en azından yanlız değilim buda bişey dimi... ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın. Siz de yaşınız ilerledikçe yılların sular seller gibi akıp geçtiğini hissedenlerden misiniz? Bunun bir sebebi var. Kaynak 1 2 3 4 1. Yapılacaklar listeniz o kadar çok birikiyor ki aklınızı sürekli meşgul ediyor ve ister istemez zaman yetmezliğinden ertelemek zorunda kalıyorsunuz. Bu ay bütün sorumluluklarınızı bitireceğinizi düşünürken diğer ay gelip çatıyor, zaman yine uçup gitmiş gibi hissediyorsunuz. 2. Geçtiğiniz pazar gününün, hatta ondan önceki pazarın da ne çabuk geçtiğini düşünüyorsunuz. Gelecek pazar gününün de hızla geleceğini biliyorsunuz. 3. Çocukken akrabaların ne kadar büyüdüğünüzü söylemelerini garipserken şimdi siz aynısını çocuklar için söylüyorsunuz. Akrabanızın bebeği sanki birkaç ay içinde bambaşka bir çocuk oluvermiştir, oysa aradan sandığınızdan daha fazla vakit geçmiştir. 4. İçinde bulunduğunuz yaşa henüz tam anlamıyla alışamamışken kendinizi yeni yaşınıza girerken buluyorsunuz. “Demek 25 oldum.” derken bir bakmışsınız ki 26. yaşınızı doldurmak üzeresinizdir. 5. Bir yıl önce ölen ünlü birinin ölüm yıldönümü geldiğinde “O kadar olmuş mu yaa!” diye tepkiler veriyorsunuz. Birkaç ay olmuş gibi geliyordur ancak aradan koca bir sene geçmiştir. 6. Peki, bütün bunların nedenleri nelerdir? Zaman geçsin, gün bitsin ama hayat bitmesin diye düşünüyorsunuz. Çünkü bir şeyleri unutmak ya da bir şeylere ulaşmak amacındasınız. Böyle bir hayata devam ettiğiniz sürece yıllar sonra zamanın nasıl geçtiğini anlayamayacak olmanız çok doğal. 7. Çocukluk yıllarının dolu dolu hatırlanmasının nedeni, o yıllarda her yaşadığınız olayın bir ilk deneyim olmasındandır. Beyniniz ilk kez karşılaştığı olayları daha akılda kalacak şekilde kaydeder. Yetişkinlik döneminizde deneyimleriniz azaldıkça benzer olayları hatırlanmaya değer bulmuyorsunuz. Şöyle geriye dönüp baktığınızda çocukluk yıllarındaki anılar ağır basıyor, yetişkinlik dönemindekiler detaylı ve baskın bir şekilde hatırlanmadığı için zaman hızla geçiyormuş gibi hissediyorsunuz. 8. Bunun çözümü ise rutinliği elden geldiğince azaltmak ve sürekli yeni deneyimler yaşamak olacaktır. Bu rutinliğe sebep olan şey aslında toplumsal sistemdir. Aklınız fazlasıyla doludur; bir yandan işiniz ya da okulunuz, aile hayatınız, gündemdeki olaylar, hobileriniz derken her şey bir döngüye girer ve sıra dışı şeyler yapmaya fırsat bulamaz olursunuz. 9. Yetişkinlik döneminde aslında zamanın bir an önce geçmesini de istersiniz. Finaller bitse de rahatlasam, şu okuldan mezun olsam da kurtulsam, askerlik bitse de artık bir işe başlasam, bir an önce terfi etsem derken tam da istediğiniz gibi zaman hızla geçiyordur. Bir yandan zamanın geçmesini isterken bir yandan da yılların geçmemesini istersiniz. İşte önemli olan da bu noktada. Amaçlarınız için zamanın geçmesini istiyorsunuz ancak ölüme yaklaşmamak için de zaman geçmesin istiyorsunuz. 10. Rutin yaşayan insan ile dolu dolu yaşayan insan arasındaki zaman farkı nedir? Rutin yaşayan insan gün içinde çok fazla sıkılır ve günün bitmediğinden şikayet eder. Dolu dolu yaşayan kişi ise o günkü yaşadıklarından keyif aldığı için gün onun için çok hızlı geçer. Fakat bu iki tip insanın son bir yılını ele aldığımızda işler tersine dönüyor ve durumun net sebebi ortaya çıkıyor. Rutin yaşayan kişi son bir yılına baktığında kayda değer bir şey yapmadığı için zaman çok hızlı geçmiş gibi gelirken, dolu dolu yaşayan kişi için o yıl daha uzun sürmüş gibi gelir. 11. Bu algılama’ sadece zaman için değil, fiziksel büyüklükler için de yaş ile beraber değişmektedir. Mesela; küçükken ilkokulunuzun bahçesi çok büyük gelirken, uzun yıllar sonra orayı gördüğünüzde sanki daha küçük gibi gelir. Bunun sebebi gayet nettir; şimdiki fiziksel büyüklüğünüzle oransal değişme o bahçeyi daha büyükmüş gibi algılamanıza neden olur. Çocukken zamanın daha yavaş, şimdi daha hızlı geçtiğini düşünme nedenlerinizden biri de budur. 7 yaşındayken yaşanan 1 yıl, hayatınızın 7’de 1’idir; 25 yaşındayken ise 25’te 1’idir. 1 yıl’ı algılama şeklimiz bu yüzden de değişiklik gösterir. 12. Bu hissi yaşamak istemiyorsanız yapmanız gereken daha minimalist yaşamaya çalışmak olacaktır. Gereksiz fazlalıkları atıp yerine değerli şeyleri koyduğunuzda ânı yaşamanın güzelliğini fark edeceksiniz. Eğer hafta sonu tatilinizin yavaş geçmesini istiyorsanız gününüzü evde televizyon karşısında geçirmeyin. Yeni şeyler deneyin. Pazar gecesi dönüp baktığınızda o iki günün eskisine göre uzun geldiğini göreceksiniz. Günümüzde haberler, espriler, olaylar, insanlar fast food gibi hızla tüketiliyor. Böyle olunca da haliyle biraz hazımsızlık yapıyor. Bir sözle noktalamak gerekirse; “Hayatının bir dakikasını boşa harcamaya cüret edebilen biri, hayatın değerini anlamamıştır.” / Charles Robert Darwin

her şeyi hızlı yapıyormuş gibi hissetmek